BİR FİLM: CENNETİMDEN BAKARKEN
682 Kere Okundu
ORADA MUTLULAR..İNANIYORUZ!
“ Büyük annem kardeşimin hayatını kurtardığım gün bana , birisinin
hayatını kurtaran kişi mutlu ve uzun bir
hayat yaşar, demişti; oysa yanılacaktı.
Öldürüldüğümde 14 yaşındaydım!” Cennetimden Bakarken filminin ana karakteri Susie Samon böyle söyler. “Hayat kurtaranın ömrü uzar” metafizik bir düşünce tarzıdır,
maddesel dünya ile bağlantılı olmayan bir mantık, tıpkı tersi olan “iyiler
erken ölür” de olduğu gibi aksine
sayısız örneğin bir çırpıda ortaya konacağı geçersiz argümanlar. İnsanları çok farklı özelliklerine göre gruplara ayırabilmek mümkün. Ama temele indiğimizde düşünsel ve monist anlamda (arada düalist bir çok düşünce farklılıkları tartışılsa da) 2 farklı kategoride değerlendirebiliriz: bilincin maddeyi etkilediğini savunanlar yani metafizik düşünce yapısını temel alanlar ile maddenin bilinci etkilediğini savunanlar yani diyalektik materyalist düşünceyi temel alanlar..2 Farklı felsefik düşünce ve kökten farklı iki ayrı yaşam dünyası. Biliyoruz ki evrende gördüğümüz her şey, bedenimiz de dahil, maddedir ve maddenin temel özelliği doğasında hareketi barındırıp yoktan var edilip vardan da yok edilememesidir. O yüzden topraktan geldik toprağa gideceğiz sözü bilimsel önermedir. Bilinç ise madde olmayan ancak maddenin en gelişmiş ürünü olup sadece insana ait olandır. İşte binlerce yıldır bilimlerde, düşünce dünyasında atılan dev atılımlara rağmen hala çeşitli sebepler/çıkarlar/eğitim vs dolayısıyla çözümsüz gibi görünen sorun budur: madde mi yani yaşananlar mı bilincimizi etkiler, yaksa bilinç mi yaşamı. Metafizik der ki "yaşam kurtaranın ömrü uzar." Materyalist der ki en geniş içerik olan yaşamda maddeler arası ilişkiler sonucu bir genç kız öldürüldü. Düşünce her şeyi belirlerse eyleme geçmeye ne gerek var; düşünmek çözüme ulaşmak için yeter mi? Tam aksine yaşananlar (madde) varlığı etkiliyorsa, olumsuz olanı değiştirmek için maddesel dünyada değişiklik yaratacak ilişkiler için eyleme geçmek gerekmez mi? Kısaca kaderim şahsiyetim mi? şahsiyetim kaderim mi? (İktidar edenler için kadına şiddetin sebepleri ve çözümü konusunda hangi yanıtı veren vatandaş makbuldür?) Çağının tanığı sanatçı, yaşamayı seçen insana ışık olandır. O sanatçı ki materyalist gerçekliklerin çoğu zaman acımasız dünyası ile baş başa kalan insanlığa, yeri geldiğinde, kendisi her şeyin farkında dahi olsa, fizik ötesi olan, yani deneylerle bilimlerle ispatlanamayan gerçekliği de imgelemine dahil ederek daha güzel daha anlamlı bir yaşam sürmesini arzular. İnançların-metafiziğin dünyadan-felsefeden kovulduğu geçmiş 3 yy’ın yarattığı trajedilerin bilincinde olan ve o büyük yıkımların, savaşların, aslında yine maddesel dünyanın diyalektik materyalist gerçekliğinde sebepleri belli olsa da, sorumlusu ve yaratıcısı olan aklın putlaştırılmasının geldiği noktayı göz ardı etmeyerek, inançların da ruhun gıdası için vazgeçilmezliğini ortaya koyandır sanatçı. “Cennetimden Bakarken” filmi öldürüldükten sonra ruhu acılar
içinde kalan Susie’nin Arafta kalarak
ailesi ile ilişkisini bir şekilde fizik ötesi yaklaşımlarla
sürdürmesinin ve kız kardeşinin de kendisi ile aynı akıbete uğramaması için
gösterdiği çabanın öyküsüdür. Özellikle Araf sahnelerinin mükemmel mizansen
kuruluşları, efektleri ve o mizansene uygun New Age tarzı müziklerle
duygularımıza işler. İlk aşkı olan yaşıtı genç çocukla buluşmaya gideceği günden sadece bir gün önce öldürülen Susie’nin ve onunla aynı katil tarafından aynı akıbeti
paylaşan onlarca kız çocuğunun Araf'ta ki buluşma sahnesi ile kısa kurgu geçişleri ile
her birinin tek tek bulunmayan cesetlerinin
nerede olduğunun gösterildiği sahnelerin drama yoğunluğu, her
gün birkaç kadının sebepsiz bir hiç uğruna katledildiği ve hiçbir çözüm
bulunamadığı ülkemiz gerçeğinin duygusu ile de birleştiğinde, artık gözyaşlarımızı
saklayamıyoruz. Susie’nin “biz o ailelerden değildik. Hani o sebepsiz yere
başlarına kötü şeyler gelen insanlardan” derken, öykünün dışında kalmak mümkün
olabilir mi? Ve film, finalinin benzersizliği ile de unutulmazlar arasına
giriyor. Kötü karakterin sinema tarihinde
eşine az rastlanır akıbetinin göstereni
ile film biterken, bize de yukarıdaki felsefenin ve tabi yaşamın ilk temel sorusu ile baş başa kalıyoruz:
Sahi gerçekten yaşam mı düşüncelerimizi belirliyor yoksa
düşüncelerimiz mi tüm yaşantımızı? “Yüzüklerin Efendisi” ve "Hobbit" film serilerinin ünlü yönetmeni Peter Jackson, filmin finaliyle, ister inançlarla örülü bir dünyada sözün - tartışmanın bittiğine, isterseniz de her şeyin diyalektik bir açıklaması olduğuna inanın, hiç fark etmez,der gibi.. Ana karakterin dilinden filmin son cümlesi aynı zamanda sanatın en güzel işlevsel söylemi
ile perdeyi kapatır: “Ben Samon, balık adı gibi. İlk ismim Susie. Öldürüldüğümde 14 yaşındaydım. Bir süredir buralardaydım.Şimdi aranızdan ayrılıyorum…… "Hepinize
mutlu ve uzun yaşamlar diliyorum.” (Mahur Özmen )
Filmin Künyesi Yapım : ABD
2010 İsim :
Cennetimden Bakarken Yönetmen : Peter
Jackson Eser : The Lovely Bones Yazar :
Alice Sebold Müzik : Brian
Eno
Oyuncular : Saoirse Ronon,Mark Whalberg,Rachael Weisz,Susan Sarandon
|
» Aktif Ziyaretçi: 1 | » Bugün Gelen: 12 | » Toplam Ziyaretçi: 116530 | » Bu sitemizi ziyaretiniz |